19 Ara 2009

Acı Aşk ve Sinemada Mısır Patlağı Yeme Problemi


Filme geçmeden önce, sinemalarda mısır patlağı yeme sorunsalına biraz değinmek istiyorum.. Evet, neden uzak durursan başına gelirmiş misali, bugün kahvemi ve bi arkadaşımı yanıma alıp sinema salonuna girdim.. "Avatar" gösterime girdiği için, bizim filmimizin nispeten boş olacağını biliyodum, o yüzden içim rahat şöyle güzel bi sinema keyfi yaparız dedim aklımca.. Ama ne şans ki, yanıma kendinden bi haber, kocaman bi paket mısırı olan bi "beyefendi" oturdu.. Allah dedim ceren yine kriz geçireceksin.. Film başlayana kadar sabrettim o gereğinden de fazla çıkan çıtır çuturlara.. Sinemayı mısırsız düşünemeyenlerden olabilirsiniz, bu bana yine de saçma gelse de, saygı duyabilirim ama bi yere kadar.. Çok klişe ama, benim özgürlüğüm onun özgürlüğü yüzünden baya bi zedelendi bugün:)
Neyse film başladı, ben elimdeki kahveyi kafasından aşağı dökme istekleriyle dolu dolu bi 15 dk geçirdim, neyse ki yan koltuklardan biri boştu da "beyefendi"nin mısırının bitmesini bekleyemeden geçtim içimden küfürleri basarak.. O da anladı sanırım ki, 15 dakika kadar daha yedikten sonra bıraktı, bıraktı da bi nefes aldık..

Gelelim filmimize;

Bu bölümü, filmi izleyecek olanlar okumasın, baştan uyarayım..

Konusu kısaca şöyle; bi adam var Orhan (Halit Ergenç) .. Yüklü bir mirasın sahibi, tanınmış bir adam ve üniversitede edebiyat öğretmeni.. Çok sevdiği sevgilisini kendisini aldatırken görüyor ve taşındığı İstanbul'da Oya (Cansu Dere) ile tanışıp evleniyor, ama nikah bittikten sonra kaza geçiriyorlar ve Oya kör oluyor.. Bu arada Orhan efendi idare edemiyor, Oya'dan nefret eder gibi davranışlar sergiliyor, hatta Oya'nın intiharını bile çok rahat karşılıyor, bu arada üniversiteden bi kız buna takılıyo Seda (Ezgi Asaroğlu) .. Bi de eski sevgilisi yeniden gün yüzüne çıkıyor (Songül Öden) falan filan.. Gerisine karışmıyorum konunun..

Müzikleri çok güzel..

Ama senaryoda çok fazla boşluk var.. Yani herşey dört dörtlük değil..


* Mesela, karısı kör olunca adeta ondan tiksinen bi herif Orhan.. Kadının tekrar gözleri açılınca onu yine mi sevmeye başlıyor? Kadın onu seviyor mu da adamın yaptığı herşeye göz yumuyor? Yoksa adam Ayşe onu aldattı diye boşluktan mı evlenip sonradan sevmeye başladı off baygınlık geldi yazarken bile..

* Orhan, Seda'yı dövdürttükten sonra bi de kendisi dayak yiyor.. Ama sonradan öğreniyoruz ki Seda 2 ay zaten kalkamamış ayağa.. Orhan'ı o mu dövdürttü, o da boşlukta kaldı mesela..

* Gelelim, klişelerimize; Orhan filmin başlarında, yani sevgilisi henüz onu aldatmadan, mutluyken, sınıfta son dersini veriyor, bi kız öğrenci sınıfa geç giriyor, hocamız da şen şakrak espriler yaparak içeri alıyor onu.. Dersin sonunda öğreniyoruz ki geç gelen kız, hocaya platonik aşık, onu akşamki tiyatro oyununa davet ediyor, ama Orhan abi o kadar masum ve o kadar sadık ki gitmiyor.. Sonra Oya'nın kör olmasından sonra yaşadığı bunalım hayatında yine ders veriyor, sınıfa ilk kez gördüğü Seda geç giriyor, ama onu kovuyor sınıftan.. Ertesi gün Seda onu akşamki tiyatro oyununa çağırıyor ve gidiyor Orhan efendi bi güzel kızla ilişki kuruyor .. YANİ, Orhan'ın hayatının değiştiğini biz zaten anladık, bu iki AYNI olayla gözümüze gözümüze sokulmasına gerek yoktu..

Artıları da yok değildi, senaryoda boşluklar vardı belki ama film güzel çekilmişti.. Yönetmenini sevdim.. Dediğim gibi müzikleri de güzeldi.. Fairuz Derin Bulut yapmış, ayrıca Levent Yüksel'in söylediği "seni yakacaklar" baya güzeldi.. Hımm bi de "İf You Go Away" var.. O da iyiydi..

* Böyle filmlerin yapılmasında en büyük sebep "Issız Adam" sanki.. O filmden sonra aşk filmlerine yönelindi gibi.. Tabi bu filme aşk filmi demek doğru olmaz bana kalırsa ama neyse..

* Filmde devamlı bir gerilim var, kim kimi bıçaklayacak, kim kimi öldürtecek gibi.. Ben bunu sevdim işte.. Zira bunu sıcak tutabilmekte zor bi şey..

* Daha yazarım ama çok uzattım sanki.. Gidin görün.. Dediğim gibi beğenmediğim yönleri de olsa dün izlediğim bi filmi bugün de sıcağı sıcağına hatırlayabiliyorsam etkilenmişimdir ben bundan.. Ve ben en çok bunu severim.. ( yazıyı aforizma ile bitirmek) ..

Bu arada Halit Ergenç'in film hakkındaki bir röportajına buradan ulaşabilirsiniz..

2 yorum:

zizim bizim dedi ki...

çok güldüm bu mısır patlağı yeme problemine. aynı sıkıntı bende de var. hatta avatarı izlerken öndekinin eline vurasım geldi :) Yeme kardeşim biraz tut boğazını

ceren dedi ki...

aa olur mu hiç, onlar sırf mısır yemek için sinemaya gidiyolar ya da öyle davranıyolar! allahım bu mısır denen illet şey sadece sinemalarda mı patlatılıyor :) tez zamanda mısır patlatma makineleri kafalarına kafalarına düşsün, evde yiyip rahatlasınlar.ohh.