23 Eki 2010

Okudukça Mutsuz Olmak


Bu mevzu aslında yıllar önce annemin başının altından çıktı. Çocukluk yıllarında okuyacak bir şey bulamadıkları için eski gazetelerden yapılan meyve-sebze kesekağıtlarına kadar okuyan annemden yani.
Söylemeyecek değilim; ben ergenlik çağlarımda yani şöyle 15-19 arası yaşlarımda şimdikinden çok daha fazla okurdum, hayal dünyam çok daha genişti, elimin altında internet olmamasına rağmen şimdikinden çok daha fazla araştırmayı sever, keşfettikçe kendimi özel zannederdim. Öğrendiğim çoğu şeyi özenle günlüğüme kaydeder, unutmazdım. Bazen kendimi odama kapatıp dünyayı çözmeye çalıştığım o dönemi çok özlüyorum. Hafızam berraktı, geleceği merak ediyordum, duyduğum her yeni bilgiyi işe yarar umuduyla ve hayranlıktan ağzı açık bir şekilde belleğime kaydediyordum. Evet, şimdide okuyorum, araştırıyorum, etkileniyorum ama o zaman ki kadar tatmin etmiyor beni yaşadığım mutluluk.

Annem okudukça mutsuz olacağımı söylemişti bir keresinde. Şaşırmıştım zira annemde zamanında okumuş, çeşitli akımlardan etkilenmiş bir kadın. Bundan 1-2 sene önce ne demek istediğini çok iyi anladım.

Okumak bir kere kişisel anlamda kendini çok fazla tatmin edecek bir davranış benim gözümde. Öğrenmek zaten sonu gelmeyen bir kavram. Öğrendikçe bitmiyor sorumluluğun, yepyeni kapılar açıyorsun kendine, daldıkça dalıyorsun içine. Eğer seviyorsan zaten ister istemez çekiyor seni kendine. Araştırdıkça öğreniyorsun, öğrendikçe başka alemlere dalıyorsun ve anlıyorsun.
Anlıyorsun evet. Nasıl yaşadığını, dünyada neler olup bittiğini, üç kağıtçılıkları, sadakatsizliği, enayiliği, sorumsuzluğu, yalanı dolanı.. Sen doğduğun zaman seni sardıkları o pamuklardan çıkarıp kafanı, görmeye başlıyorsun tüm bunları. Yavaşça çıkıyorsun kozandan. Kolay olmuyor elbette, önce deneyim kazanıyorsun. Ağır geliyor ama zamanla alışıyorsun.

Her şey çok kötü olmuyor elbette, bunların dışında sevgiyi görüyorsun, aşkı, eğlenceyi, kültürel farklılıkları, dünyanın öbür ucunda yaşayan bir kızın da senden insan olarak farkı olmadığını. Özeniyorsun, düşlüyorsun. Ben mesela, küçükken, ilerde hayatımın arka fonunda kısık seste de olsa bir müzik çalacak zannederdim. Müzik en sinirli ya da en üzgün olduğun anda bile sana yardımı dokunan sihirli bir güç çünkü. Saçlarımı savurarak yolda yürürken, sevdiklerimle uzun uzadıya akşam yemeği yerken, gün batımını izlerken, sabah uyandığımda, belki esnerken ...
Çok sonraları anladım hep ileri ki devrelerini düşlemekle hayatımızın geçtiğini.

Önceleri 18 yaşımı bekledim heyecanla, delirerek. 18 oldum pek bir şey değişmedi. Üniversiteyi bekledim, evet şahaneydi (belki de bahsettiğim müziği duyduğum zamanlarımdı)
İş hayatı zaten malumunuz, çok acımasız. Şimdi 30 yaşımı bekliyorum. Kadınların en verimli yaşı gibi geliyor. Bir yandan da yaşlanmaktan ölesiye korkuyorum. İçimde tek bir kadın olmadı zaten benim hiç .)

Konuyu fena dağıttım.

Ne diyordum? Evet, okumak, öğrenmek çok anlamlı, ben okumasaydım ne bok yerdim nasıl boş bir insan olurdum düşünemiyorum. Kendimden memnunum evet. Ama annemin bahsettiği olguyu da artık görmezden gelemiyorum. Bilmemek insanı mutlu ediyor, bilmekse mutsuz. Çünkü herkesin malumu nasıl bir toplumla ve nasıl bir toplumda yaşadığımız. Saf olmak bu toplumda her zaman daha tehlikesiz. Ama okumamak, araştırmamak, öğrenmemek beni mutlu edecekse varsın mutsuz olayım. Ben kendi yarattığım diğer boyutumda elimde kahve fincanım, boynumda fotoğraf makinem, etrafımda sevdiklerim ve arka fonumda müzikle bu mutsuzluk bana hayli hayli yetecek biliyorum.

Şimdi, tüm bunların üstüne kalkıp bir elmalı pay pişirmeliyim.

15 yorum:

Unknown dedi ki...

Yüreğine sağlık çok güzel anlatmışsın.İlk başta ben de,okumak,bilmek neden insanı mutsuz etsin ki diye düşünmüştüm ama,konuyu öyle bir bağladın ki,hak vermemek imkansız..
İnsan ne kadar çok şey bilirse o kadar huzursuz oluyor evet,bir de iyiyi ve doğruyu bildiğin halde bunu anlatamamak,o daha da üzüyor insanı..
Yine de okumak,öğrenmek güzel şey..

impossibility dedi ki...

İşte o ergenlik yıllarında, insana ''evet dünyayı okuyarak değiştirebilirim, dünyayı ben kurtarabilirim.'' cümlesiyle hep çekici gelmiştir okumak, araştırmak, öğrenmek. Sonra bakarsın ki ne yapsan kendine, dünyayı değiştiremiyorsun; işte o zaman her şeyi boş verme vaktidir. Yazının sonunda ''tüm bunların üstüne kalkıp bir elmalı pay pişirmeliyim'' dercesine bir vakit.
Hayatı bir ''Aylak Adam'' tadında yaşamak bu, çok duymak; çok görmek; çok gülmek ama susmak. Belki böyle her şey daha da güzeldir :)

l b dedi ki...

ah be ceren. böyle bilip farkında olunca gerçek mutsuzluklar yaşıyorsun tamam. ama bilmediğinde veya görmezden geldiğinde de yapay mutluluklar yaşıyorsun. bizim yolumuz daha güzel geliyor.

Kiraz Çekirdeği dedi ki...

Ne güzel yazmışsınız... Ama yok okumaya devam:), çocukluğumda en sevdiğim an Pazar sabahları herkes uyurken elime bir elma alıp kitaplarımla baş başa kalmaktı...

hayalci dedi ki...

Yazın içime işledi :)
Bunun üstüne bi elmalı pay fena gitmezdi ;)

hayalciningunlugu.blogspot.com

stickman dedi ki...

Sahte mutluluk yaşamaktansa gerçek mutsuzluk her zaman daha iyidir bence. Mesela hasta olduğumda semptomatik tedaviye yönelik ilaçlar almam. Çünkü biliyorum hiç bişeyi geçirmeyecek, sadece beni kandırarak rahatlatacak :) En kötü kitapta bile keşfedecek ufak birşey, yeni bir farkındalık yaratacak en az bir cümle vardır. Okumaya devam. Bir de Aylak Adam'ı çok feci şekilde tekrar okuma isteğim geldi şu an.

ilnevyA dedi ki...

Blog sayfanı açalı 5-6 saat oldu sanırım. Bu yazıyı okumak için kapatmadım. Başka şeylerle uğraşıp durdum gereksizce. Sözlükte gördüğüm şeyleri okudum vs vs. Böyle bir yazının karşıma çıkacağını düşünerek kapatmamıştım sayfayı. Yanılmadım da. Çok iyi yazmışsın ellerine, aklına sağlık öncelikle.

Evet okumak,bilmek,öğrenmek insanı daha mutsuz hale getiriyor. Bunun nedenlerini de saymışsın zaten. Bu nedenler arasında beni en rahatsız edenleri de yalan dolanlar ve sadakatsizlikler.

Düşünürüm ara sıra böyle bilen, öğrenen, farkında olan biri değil de daha normal ve sıradan bir insan olmak ister miydim diye. Verebildiğim cevap hayır oluyor hep. Bu farkındalık bana mutluluk değil aşırı mutsuzluk veriyor olmasına rağmen -salak bir şekilde mutlu olduğunu zanneden biri olmamak- iyiki böyleyim diyorum.
Zira bu dünyada yalanlara inanan bir mutlu birey olmak eninde sonunda patlak verecektir diye düşünüyorum. Ve o mutlu insanlara bakışım bazen nefret içeriyor. Aslında insanlara genel olarak bakışım da öyle.

ceren dedi ki...

arkadaşlar, yorumları okudukça "iyi ki yazmışım" dedim, pek bir teşekkür ediyorum hepinize tek tek.)
hepimizin görüşü anladığım kadarıyla ortak. okumak öğrenmek bilmek gerek gerisi fasa fiso..

Unknown dedi ki...

Senin yazdığın yazı kadar yorum yapanların hepsinin yazdıkları ne kadar da doğru.
''En kötü kitapta bile keşfedecek ufak birşey olması,
mutsuzluklarımızın en azından gerçek olması
ve okudukça insanlara daha çok sinirlenmek,
yaşlandıkça bunun nefrete dönüşmesi.''

Dışavurum dedi ki...

Bütün bunların üzerine elmalı pay! Evet Cerenciğim :)
Sevgiler..

mor kedi dedi ki...

merhaba öncelikle...

bu kadar aynı düşünüp bu kadar geç farkettiğim için biraz kızmadım değil kendime...bu güzel yazı için...
yıllar önce ayraçta rast geldiğim (ki ayraç delisiyim) "bilmek lanetlenmektir" cümlesini taç yaptım ben kendime. anladım ki okudukların sensin anladıkça sensin ayrı bir dünya ve dediğin gibi ayrı boyutunda mutlusun yalnızca.
çok çok eskiden hep kütüphaneye giderdim ben de. orda keşfettiğim o kadar şair yazar var ki hala çıkar bazen eski defterlerin, kitapların arasından not aldığım şiirler...
neden bilmem ama çok sevdim yazını bloğunu anlatışını...
sevgiyle...

(sanırım en uzun yorumum oldu :) )

ceren dedi ki...

mor kedi: çok teşekkürler güzel sözlerin için:) "bilmek lanetlenmektir" cümlesi içinse ayrıca teşekkür ediyorum, bu kadar öz anlatılamazdı..

Elmas Kalkanlı dedi ki...

"Cahillik mutluluktur" diye bir söz vardır. Şimdi 32 yaşındayım ve yıllar yıllar önce anlamazdım bu söz'ün ne anlatmak istediğini, bu nasıl bir söz böyle derdim. Okudukça, araştırdıkça, sonra okulda, iş'te ve de ülkemizde olanları gördükçe ben de tekrar ediyorum bu sözü. Çok okumak, düşünmek insana mutsuzluk getirse bile her kitaptan alınan tat gibisi de yok değil mi:)

Elmas Kalkanlı dedi ki...

"Cahillik mutluluktur" diye bir söz vardır. Şimdi 32 yaşındayım ve yıllar yıllar önce anlamazdım bu söz'ün ne anlatmak istediğini, bu nasıl bir söz böyle derdim. Okudukça, araştırdıkça, sonra okulda, iş'te ve de ülkemizde olanları gördükçe ben de tekrar ediyorum bu sözü. Çok okumak, düşünmek insana mutsuzluk getirse bile her kitaptan alınan tat gibisi de yok değil mi:)

Elmas Kalkanlı dedi ki...

"Cahillik mutluluktur" diye bir söz vardır. Şimdi 32 yaşındayım ve yıllar yıllar önce anlamazdım bu söz'ün ne anlatmak istediğini, bu nasıl bir söz böyle derdim. Okudukça, araştırdıkça, sonra okulda, iş'te ve de ülkemizde olanları gördükçe ben de tekrar ediyorum bu sözü. Çok okumak, düşünmek insana mutsuzluk getirse bile her kitaptan alınan tat gibisi de yok değil mi:)