Kışa girmeden son güneşi çektik içimize, yürürken gelen müziğe karşı koyamayıp ayıla bayıla damla sakızlı türk kahvelerini içtiğimiz şirin cafeye oturduk, huzur yüklemesi yaptık bünyeye..
Önüme gelen ilk banka uzandım, İstanbul' a ve beton yığınına nanik yaptık bol bol, derin nefes hımmfss..
Ve bir ada klasiği olarak bisiklet turu.. Heybeliada bisiklete çok müsait gelmedi bana baya yokuşlu, Büyükada tam bisikletle gezmelik bir yer ama Heybeliada yürüyüş için daha müsait sanki..
Bu arada mutluluktan ölecekmişim gibi bir halim varmış bisiklet üstünde.
Yarın da iyice suyunu çıkartıp ormana koşturucam, piknik falan, ohh hayat şahaneymiş dışarda!
5 yorum:
o senin bu ada benim gezmek lazım:)banktaki fotoya ve çoraplara bayıldım:)
ceren yaa telefon da olsa çok şahane görünüyo kii (gene tabi hafıza kartı unutma işini ben de arada yapıyorum, o hayal kırıklığını hissettim:D)
çoraplarına da botlarına da buradan sevgilerimi gönderiyorum^^
tatilde bir güzel kafa dinlemeniz, rahatlamanız dileğiyle efenim^^
Oturduğunuz cafe mi şirin ismi mi şirin anlayamadım ama mutlaka bir daha ki gidişimde uğrayacağım :) iyi yorgunluk atmanız dileğimle.. saygılar
kelebek desenli, her adanın ayrı güzelliği var gezmek lazım kesinlikle:)
joy, çok tişkürler! acilen senden de foto bekliyorum bol bol. bayılarak izliyorum zira.
ozan oral, cafe şirin, adı değil:) ama yürürken mutlaka görürsünüz çok teşekkürler.
Engin o kartı unutsaydı başına neler gelirdi senin hayal gücüne bırakıyorum :)
Yorum Gönder