Kitap hakkında ilk olarak bilmemiz gereken şey, kitabı 3 kişinin yorumuyla dinleyecek olmamız. 3 ayrı karakter var birbirinden bağımsız, ortak noktaları ise önceleri sadece bir "kapak kızı" ndan ibaret olan Şebnem. Şebnem hakkında bilinen çok somut bilgiler yok, karakterlerin sadece hayatlarının belirli evresinde Şebnem' e dair yaşadıkları "an"lar var, Şebnem' in kendi hayatlarına hiç bilmeden de olsa yarattığı irili ufaklı sarsıntılar var. Evet, ortak noktaları Şebnem ama gerisi tamamen ayrı, apayrı. Bir nevi karakterlerin kendi kendilerine yaşadıkları iç hesaplaşmalar.
Roman, karlı bir gecede bir trenin Ankara' dan İstanbul' a doğru yola çıkmasıyla başlıyor. Ayfer Tunç, usulca giriyor Şebnem' in hikayesine, ilerledikçe anlamaya başlıyoruz girintileri çıkıntıları ama ilk başta anlamlandırmak zor sanki. Konu Şebnem, ama Şebnem yok, yani yaşadığı hayatın büyük kısmını, duygularını, hırslarını, korkularını, sevinçlerini, o an nerde olduğunu, nerde yaşadığını, ne yaptığını bilmiyoruz, onu anlatan, onu hayatının belirli evrelerinde kısa aralıklarla yaşamış olan bu 3 kişi: Radyocu Selda, bankacı Ersin ve tren garsonu Bünyamin.
Tren, o karlı havada bu 3 karakteri bir araya getiriyor ve romanımız akıp gidiyor. Kapağı kapattığımızda da Şebnem hakkında kocaman bir soru işareti bırakıyor. İşte bu yüzden de hemen "Yeşil Peri Gecesi" ne saldırıyorsunuz. Benim anladığım kadarıyla Kapak Kızı'nı okumadan Yeşil Peri Gecesi de okunabiliyor, dediğim gibi bir seri değil tam anlamıyla adeta yazarın Şebnem' in zeminini oluşturduğu bir yandan da diğer karakterlere hayat verdiği bir roman bu. Bu 3 karakter Şebnem' in hikayesine dahil olacak mı henüz bilmiyorum.
Bugün Yeşil Peri Gecesi' nin de ilk 100 sayfasını okudum ve Kapak Kızı'na anlatım bakımından, akıcılık, yorum bakımından çok benzemediğini söyleyebilirim. İlk 100 sayfanın yorumunu yapmak için belki erken ama şimdiden şahane bir kitap okumaya başladığını hissettirdi bana, hatta başına dönmek için sabırsızlandığım.
10 yorum:
çok görüyorum son zamanlarda yeşil peri gecesini okuyup methedenleri, hüzünlü bir hikaye gibi bir önyargı oluştu bende, bilmem doğrumu sen nasıl buldun:)
sinem cidden cuk diye oturttun.) en azından kapak kızı'nın bende yarattığı duygu hüzün evet ama yeşil peri gecesi şu an için sadece merak merak merak:)
sana mail attım aldınmı, kitaplığını göster projesi için. blogumdada link verdim. sevgiler :))
ceren,
mimledim seni...sayfama bakar mısın?
sevgiler...
Ben de Ayfer Tunç'un Bir Deliler Evinin Yalan Yanlış Anlatılan Kısa Tarihi adlı kitabını okumuş ve çok beğenmiştim.Sanırım yazarın tüm kitapları oldukça başarılı.
ayfer tunç'a doğru bilinmeyen bi kuvvet tarafından itiliyorum sanırım. okumak farz oldu artık.
bi de jurek becker'in kalpsiz amanda diye bi kitabı var. ona benzettim biraz konusunu. onda yine 1 kadını 3 farklı erkeğin anlatımından tanıyorduk.
Şu Şebnem'i iyice merak etmeye başladım artık..Ama hangi ara, ne zaman okuyacağım bilmiyorum ki?.Fuar sonrası kitaplığım aşırı doz kitap almış bulunmakta.Bir yolunu bulacağım başka çaresi yok :)
Kapak Kızı'nı ilk basıldığında (Hala durur mavi kapaklı artık olmayan Simavi Yayınlarından çıkmış ilk baskısı), bilmediğim bir yazarın ilk kitabı olarak okumuştum. Adı özellikle magazinsel bir çağrışım yapmıştı ama okuyunca ne kadar iyi bir kitap olduğunu görmüştüm. Yeşil Peri Gecesi çıktığında ise Kapak Kızı'nın konusunu bile neredeyse unutmuştum. Ama Ayfer Tunç benim yazarlarımdan biridir ve ne yazdıysa okurum. Yeşil Peri Gecesi, Şebnem'i hemen hatırlattı bana, bir de yazarın giderek ne kadar yetkinleştiğini. Okumadıysanız "Bir Deliler Evinin..." isimli kitabını kesinlikle öneririm, pişman olmazsınız. Sevgiyle.
Not: Kitap düşkünü genç bir blog sahibesi bulduğuma çok sevindim...
bir deliler evinin.. kitabını almak farz oldu o zaman.)
Bende iki kitabı birden aldım "Kapak Kızı"nı yarıladım,biter bitmez de "Yeşil Peri Gecesi" ne başlayacağım."Bir Deliler Evinin..." kitabını da 2. defa okumak için çıldırıyorum.Bu yüzden kitap hakkında yazdıklarını okumadım,ikinci yorumu yazmak farz yani:)
Yorum Gönder