Birazda faydalı şeyler yapayım istiyorum, çok severek okuduğum ya da eleştirdiğim kitaplar hakkında yorumlarımı paylaşacağım. Bugun yazacağım kitabı 1 ay önce bitirdim, bilgiler tazeyken yazalım bakalım. Önce kitap hakkında çıkan tanıtım yazısı ardından da yorumları aktarmak istiyorum. Bu arada dikkat etmeye çalışıcam ama hafiften kitapla ilgili ipuçları, spoiler verirsem kusura bakmayın. Hadi bakalım.
Julius ve Philip en sonunda pazarlık yaparlar. Philip, Schopenhauer öğretecek, buna karşılık da Julius onu terapi grubuna alıp insanlarla ilişki kurma yeteneklerini geliştirmeye çalışacak. Arayış peşindeki bu iki insan acaba birbirlerinin hayatlarını nasıl etkileyecek?
Irvin Yalom bu son romanında Schopenhauer’in psikolojik hayatının gerçek hikâyesini zarif bir biçimde romanına dahil ederek felsefe ve hayatı sorguluyor. (Arka Kapak)
BENİM YORUMUM: Başlarda açıkçası biraz sıkıcıydı, ama ilerledikçe dikkatimi baya çekmeye başladı, sabahın köründe işe giderken bindiğim 15 dakikalık servisimde bile elimden düşürmedim, bu kitapla güne başladım, yatmadan önce yine okuyarak bu kitapla bitirdim günü diyebilirim.
Kitabımız, bölüm bölüm filozofların şahı , karamsar mı karamsar, zaman zaman huysuz Arthur Schopenhauer hakkında bilgi veriyor. Kendisi Nietzche yi de baya baya etkilemiştir, kadın düşmanıydı derler ama kitapta da göreceksiniz ben tamamiyle annesine bağlıyorum bunu. Diğer bölümlerde de günümüze dönerek, psikiyatr Julius ve hastaları üzerinde yoğunlaşıyor. Julius, deri kanseri olduğunu ve az bir zamanı kaldığını öğrenir, eski hastaların dosyasını açar ve böylece karşımıza Philip çıkar. Kitabın sonuna kadar diğer hastaların seanslarda ortaya çıkan herbiri farklı olan ilginç hayat hikayelerini okuyoruz. Aşırı bir Schopenhauer fanatiği olan Philip'te seanslara dahil oluyor.
Anlatım olarak sürükleyici, özellikle de ilk başlarını atlatabilirsek su gibi akıyor. 432 sayfa.
0 yorum:
Yorum Gönder