18 Eyl 2009

Parfümün Dansı (Jitterbug Perfume)


Son zamanlarda okuduğum en mistik, değişik, harikulade kitap.. Bana kalırsa büyük bir deha ürünü. Bildiğimiz nice sıradan kitabın arasından bir anda sıyrılacak nitelikte. Tom Robbins bu kitabı resmen ince ince işlemiş. İnce esprilerle dolu anlayanına. Okurken çoğu yerde gülümsetiyor insanı.

Başlangıçta biraz karışık gelebilir, ama sabredip devamını getirirseniz hepsi değişik bir şekilde bağlanıyor. Konusu sadece parfümle alakalı değil. 1985 yılında ilk basımı “Pancarın Dansı” adıyla yapılmış. Mitolojik çağlardan günümüze kadar süren bir koku arayışı ve ölümsüzlük beklentisi.

Ben en çok Alobar, Kudra ve Pan’ı okurken eğlendim, eğer okursanız anlayacaksınız ne demek istediğimi.

Kitabımız Alobar isimli bir kralın yaşlandığı için ölüme mahkum edilmesi ve onun buna karşı çıkıp kaçmasıyla dünyayı gezip ölümsüzlüğün sırlarını aramasıyla başlıyor . bir zaman sonra birlikte yaşayacağı çok sevgili Kudra ile karşılaşır. Kudra’da kendi yaşadığı yerde ölüme mahkum edilmiştir ancak o da Alobar gibi kaçar. Beraber ölümsüzlüğün sırlarını ararlar. Derken flüdüyle insanlara mutluluk kaynağı olan yarı keçi tanrı Pan ile yolları kesişir.

Pan yarı keçi olduğu için onları kötü bir kokuyla takip etmek durumundadır ve bu da ikilimize Pan ın eşlik edebilmesi için bir parfüm yapma fikri doğurur. Sonunda Kudra müthiş bir parfüm yapar, temel notaları da bir yandan Seattle da bir yandan New Orleans’ta bir yandan da Fransa’da keşfedilmeye çalışılır. Bu çok kabaca bir özeti. Sonu çok güzel ve özel..

Özellikle ilk başlarda betimlemeler anlamsız gibi görülse de yazar ve kitap hakkında ortalara doğru daha bir fikir sahibi olunuyor ve çabucak alıştırıyor kendine. Kısacası okuyun, sabrın sonu hakkaten de selamet bu kitapta.

Arka Kapak: "Oyunculuk uçarılık değil, bilgeliktir" diyerek çılgınlık derecesinde "oyuncul" romanlar yazan Tom Robbins, bu romanda hayatımızı var eden en temel kavramlar hakkında düşünmeye ve insanın doğayla ilişkisinin kopma sürecinin anlatıldığı düşsel / tarihsel bir yolculuğa çağırıyor bizi. Batı'dan Doğu'ya, oradan da Yeni Dünya'ya uzanan, ölümsüzlüğü kovalayan ve yüzyıllar süren bir yolculuktur bu. Batı acı çekmeyi seven, mantığa, bireyciliğe ve üretime tapınanların diyarıdır. Doğu, aşka, boş zamana, münzeviliğe, bilinmezliğe hayatında yer veren insanların yaşadığı su ve parfüm diyarıdır. Yeni Dünya'da ise sadece "başarı" ve hırs vardır. Yolculuğun en ilginç kişisi ise keçi ayaklı, zevk ve bereket tanrısı Pan'dır. Pan, insanların duyguları ile düşünceleri arasına duvar çekmeleri, yaşamak yerine, cennete kabul edilmek ve doğayı tahakküm altına almak için çalışmaları; dans çalışmaları; dansı müzik ve aşkal ilgilenmek yerine, doğru ve yanlışla uğraşan Aristo, İsa ve Descartes'a inanmaları ile gücünü yitiren bir tanrıdır. Aynı zamanda Bay Mantıksız, Bay İçgüdü, Bay Hayvani Sır, Bay Çingene, Mastürbasyon, Bay İnatçı Güç, Bay Küstahlık, Bay Doğa Eni İyisini Bilir...dir.


Pan'ın en yakın arkadasları ise ,"insanın kalbiyle yaşamasını " savunan kendi kendinin kralı Alobar ve Kama -Sutra'yı bütün incelikleriyle bilen koku bilgesi Kudra'dır.

Bugün Pan'ın,Alobar'ın ve Kudra'nın izleyicileri günahlarından pişman olmayan günahkarlar,inançsızlar,şehvetli kadınlar,müzisyenler,aşıklar,asiler,şairler ve delilerdir.

Bu kitapta hayatlarını bir "deney" olarak yaşayanlar anlatılmaz.Onların okumalarına da gerek yoktur zaten...

5 yorum:

Adsız dedi ki...

şahane bir yorum olmus tebrikler sizden daha da iştahlı kıtap yorumlarını okumak istiyorum.

Adsız dedi ki...

kitap kurdu arkadaşımızın bu konuda iştahının fazlasıyla kabarık olduğu kanısındayım...

Nukima dedi ki...

Şimdi karıştırıyorum bloğu..
Bu kitaba ben de bayyılmıştım onun için tekrar yorumu okuyup keyfaldım..

ceren dedi ki...

nukima, bende bu yorumdan keyif aldım, teşekkürler:)

ayca dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.