3 Tem 2010

Son Zamanlarda


* Selam.

* Dün Ankara'dan geldim, Barış bugün Bursa'ya gitti, ay sonu arkadaş düğünü için Kırıkkale'ye gidicez, Ağustos başı ise fotoğraf çekme hevesim yüzünden tanımadığım bir kişinin kınasına Tekirdağ'a gidicem, sonra Bodrum'a gidebilirim.Trabzon'daki arkadaşımı da ziyaret edesim yok değil.

* Gittiğim şehirlerden hatıra olsun diye kitap satın alan ve önüne de koca harflerle CEREN-TARİH-ŞEHİR yazabilen bi kimseyim.

* Ankara gidiş-dönüş ünden epey karlı çıktım, şöyle ki 4 film izleyebildim. Tv'li rahat otobüs. İzlemek isteyip de aman bi ara izlerim dediğim filmlerin çoğu oradaydı. "Başka Dilde Aşk", "Gölgesizler" (bunu bi ara yazıcam, çok çok iyiydi) , "The Other Boleyn Girl" ve "The Devil Wears Prada" . Ayrıca evde de "Survivors" dizisine baktım bir kaç bölüm, onun da iyi olduğunu söyleyebilirim. Yoksa siz hala "Survivor" diyince aklına "Acun" gelenlerden misiniz?

* Tabiki de Ankara seyahatimde de fotoğraf çekmenin cılkını çıkardım. "siz doğal durun poz vermeyin yea" demekten dilim pelteleşti.



* Yazmadığım süre içinde 2 adet kitabı yarım bıraktım -ki bunu hiç sevmem- .. Şimdilerde Murat Menteş'in ve fotoğrafta gördüklerinizin beni kendime getirmesini bekliyorum.

* Sabah kahvatısında en çok yemekten-içmekten hoşlandığım şey, tost ve 3'ü 1 arada imiş. Bunu anladım.

* "Çikolatalı leblebi" diye bir şahane var. Duydunuz mu? İstanbul'daki çoğu kuruyemişci bunu benden öğrendi. Ankara'da yiyordum İstanbul'da yok. Duyan bilen eden varsa insanlık namına bana haber versin.

* Ankara'da sokaklarda yürürken ya da orada yaşarken kendimi bir birey olarak görebiliyorum ama İstanbul'da bireyden çok görünmez hissediyorum. "Ankara'da birey, İstanbul'da hiç" gibi bir başlık atabilirim buralara her an. Bu konu hakkında bir düşüncesi olan var mı? Ben çok anlam veremiyorum. Artık Ankara'da neredeyse İstanbul kadar kalabalık, bununla ilgili olduğunu sanmam.

* Bakıra hiç ilgim olmamasına rağmen Samanpazarı'na gidince kendimi kaybettim. Fotoğrafını gördüğünüz en sağdaki şeyin ortasına rakı bardağı koyuyorsun etrafına da buzları. Vay canına. Daha neler neler vardı.






* Bir de, Ankara'ya giderseniz AOÇ (Atatürk Orman Çiftliği" dondurması yemeden gelmemelisiniz.




* Aranızda "Justin Bieber" denilen 15'lik çocuğu görüp de hayata karşı okkalı bir küfür savurmayan var mı?




* Son olarak Ajanda online aktüel dergiyi aranızda duymayan kaldı mı? Ben 2 aydır çok hoşlanarak takip ediyorum çoğu (ya da hepsi emin olamadım) blogger olan arkadaşlarımızın yaptıklarını. Dergi ücretsiz, isterseniz bilgisayarınıza indirebilir ya da açıp okuyabilirsiniz. Üzerinde çok emek olduğu belli. Tavsiye ederim.

16 yorum:

SirEvo dedi ki...

Justin Bieber...
Nasıl küfürler hem de :D

ayca dedi ki...

hoşgeldin..:))
çikolatalı leblebi;düğün münasebeti ile kapalıçarşıda bulundugum da alıp yediğim ve tadını unutmadıgım nadıde yiyecek..:))

Günün Notları dedi ki...

Bu sabah Sinem'in blogunu gezerken senin bir yorumunu gördüm aklıma geldi uzun zamandır bir kitap ya da film tavsiyesinde bulunmadığın... Sebebi tatilmiş demek :) Şehirlerle ilgili benim de bir takıntım vardır, gittiğim her şehirden küpe alırım mutlaka :)

ceren dedi ki...

SirEvo: lanet olsun! :)

ayça: hoşbulduk canım:) minnettarım, kapalıçarşıya gider gitmez ilk iş onu aricam.
büyüksün! :)

Biraz Şöyle Biraz Böyle: evett biraz tatil ama biraz da yazasım gelmedi diyeyim, havalardandır :))
ama küpe mevzusu çok değişik geldi,benimkinden daha orijinal sanki:)

Günün Notları dedi ki...

Ceren, "orjinal" bu absürd durum için kullanılabilecek en güzel kelimeydi sanırım. Teşekkür ederim :) Herhangi bir ilde yana döne küpe arayan biri görürseniz o benim :) Bir de aklıma geldi biraz alakasız olacak ama otobüslerin mola verdikleri dinlenme tesislerindeki marketlere de dikkat etmek gerek derim. Hiçbir yerde bulamadığım The Man Who Wasn't There filminin orjinal dvdsini bir dinlenme tesisi marketinde ve 3 TL gibi komik bir fiyata bulmuşluğum vardır :) Yolculuklar benim için çok keyifli oluyor :)

ceren dedi ki...

aaaa inanmicaksın, bende aynen molada almıştım o filmi! ama sonrası daha berbat, bi arkadaşım aldı filmi sonra da onda kaldı :( ahaha çok şaşırdım şimdi zira aynı duygularla almıştım bende:)

bende yolculuk etmeye bayılırım özellikle yalnızsam. kitap okumak müzik dinlemek film izlemek apayrı bir keyif yollarda.

Günün Notları dedi ki...

Yoksa aynı dinlenme tesisinden mi aldık filmi :) Kim bilir belki de aynı gün :)

ceren dedi ki...

ahahah hiç şaşırmam:D

l b dedi ki...

hoşgeldin ceren. sana çok özendim ceren. bu yaz tüm türkiyeyi geziyorsun ceren.
işte böyle. murat menteş yazsa da okusak ve saydığın filmler arasında gölgesizleri izlemedim, ona mis demişsin.
merak is here.

ceren dedi ki...

larien: bende bazen sana özeniyorum desem. hele o yosuna batmış ayakları gördükten sonra:D

Sanat Notları dedi ki...

Cerencim, senin Ankara seyahati sanat gezisi gibi birşey olmuş, Tv li otobüs mü var:)) bayldım bu fikre (epeydir biryere gitmediğim belli oldu şimdi) bu otobüsle Kars'a kadar giderim ben, ooooh koy filmleri üst üste:)bak keyfine..
Biraz daha foto bekliyorum ama, nezamandır gitmediğim Ankara'yı senin gözünle görmek isterim.

Bu arada Ajanda'nın yeni sayısını beğenmene çok sevindim. Güzel sözlerin için de çok teşekkürler..

ceren dedi ki...

ne demek sinemcim, umarım daha büyük kitlelere ulaşır sesiniz:)

bu ara çektiğim hiç bir fotoğrafı beğenmiyorum, 500 tane çekiyorsam 5 tane oluyor içinde.ama eklerim daha fazla söz:) (fotoğrafçı kaprisi:p)

Unknown dedi ki...

aa ben bayılıyorum Justine.
beybii beybii beybii ooOOo
ay pardon ne diyorduk hea
konu Ankara olunca,
ee Nesteren de hiç Ankara görmemiş olunca bişi diyemiyorduk.
Hoşgeldin diyeyim bari :)

ceren dedi ki...

oyy hoşbulduk canımm:) gidicez senle günübirlik, şööyle bi anıtkabirin kapısından kafamızı uzatıp geri dönücez hemen:)

Şehirli Derviş dedi ki...

Murat Menteş sarsıcıdır...Kırıkkale sıkıcıdır.Ankara ara yapıcıdır.

ceren dedi ki...

3'üne de katılıyorum sanırım.