8 Nis 2011

İki Çarpı İki / Surname 2010

Bir önceki yazıda tekrar işe başladığımı söylemiştim, bu yazıda 3 günde yamulduğumu söylemek içindir. Evet. Üstelik eğitimdi bu, gerçi çook uzaktı bana yani Üsküdar' dan taa Sefaköy' e gidip döndüm, 3 günde bastığım akbil sesi kulaklarımı tırmalıyor hala, metrobüse binip üstüne bir de oturabilmenin tüm inceliklerini çözdüm hatta öyle söyleyeyim.. 
Yarından itibaren öyle bir tempoya giriyorum ki, buraya saatlerce araştırıp kılı kırk yararak yazdığım o tiyatro, kitap vs yazılarından muhtemelen eskisi gibi yazamayacağım. Hatta biraz daha kişiselleşecek blog gibi hissediyorum, olsun, insan bazen kucağında bilgisayar varken birkaç adım atıp defterini eline almaya üşenebiliyor:)
Tüm bu temponun içinde de ne kadar iyidir ki, daha önceden alınan 3 adet tiyatro biletimiz vardı, haha salonda benden başka montunu toparlak yapıp sırtına koyan yoktu sanırım. İşkence de olsa uykusuzluktan gözlerim de kapansa, oyun başlayınca hepsini unuttum, sanat böyle bir şey işte.. 


* İki Çarpı İki ; devlet tiyatrolarının 2009' da çıkardığı bir oyun. Seray Gözler Yeniay ve Adnan Biricik oynuyor. İki oyuncuyla, 2-3 sandalye var ama kocaman bir oyun izliyorsunuz. Kişilikler, ilişkiler, evlilik hakkında, güldürücü bir yandan da duygusal bir oyun. İki oyuncumuz var ama ortada 4 karakter var, o karakter değişimlerine inanamayacaksınız, şahsen ben çok etkilendim, tavsiye ediyorum.


* Surname 2010 ; Böyle bir oyunu kaçırmak tam bir delilik! Ben ne zamandır bilet alamıyordum karşı yakada oynadığı için bu sefer yakınımıza geldiler de şöyle bol şenlikli, eğlenceli, bol müzikli, kuklalı şahane bir göz/kulak ziyafeti çektirdiler bize. Oyun boyunca gülümsemekten yanaklarınız ağrıyor, devamlı şimdi ne çıkacak diye bakıyorsunuz öyle de bir sürprizli. Yazan ve yöneten Yiğit Sertdemir şahane bir iş yapmış, Candan Seda Balaban' ın o muhteşem kuklalarına herkes bayıldı ki onun da bu oyunda çoook büyük bir emeği olduğu belli. Ben hepsine bayıldım ama en en çok İstanbulbaz' ları beğendim zira İstanbul' da yaşam hiç bu denli şahane anlatılmamıştı. İnsan şöyle bir geriye çekilip ne yaptığına, nasıl yaşadığına bakmalı aslında, nasıl saçma ve nasıl komik yaşıyoruz bu oyunda en şahanesinden anlayacaksınız. Tavsiye etmiyorum, ısrarla gidin görün diyorum.
Bu arada Surname, Divan Edebiyatında sünnet, düğün, şenlik gibi sevinçli olayları anlatan eserlere deniyormuş.


Bugün de bir oyuna daha gideceğiz, aslında sezon kapanmadan son oyunlar bunlar, izlemek istiyorsanız ay sonuna doğru (genelde 20'sinden sonra) İBB ve DT (mybiletten alıyorum ben devlet oyunlarını) internet sitelerini takip edin, üşenmeyin pişman olmayacaksınız :)

3 yorum:

... dedi ki...

Bu sene tiyatroya gidemedim hiç yaa. tavsiyeler iyi oldu, meraklandım, gaza geldim:D teşekkürler.
bu arada yeni işin hayırlı olsun,yol sıkıntısını senelerdir Beykoz'dan biyerlere gitmeye çalışan biri olarak çok iyi anlıyorum. kolay gelsin sana da;)

firûze dedi ki...

şu özene bözene yazdığın tiyatro, kitap, müzik yazılarına bayılıyorum. yeni ne okusam yada hangi oyuna gitsem diye düşünürken blogunu açıp arşiv gibi kullanıyorum. o derece. dolayısıyla bu yazıların azalıcak olması açıkçası beni üzdü :( ama bakarsın hepsini bi araya sıkıştırırsın diye de pollyanna'lık ediyorum biraz da :))

Ceren Konca dedi ki...

gzde, çok teşekkürler:) istanbul yolları fena cidden.

sinuhe, çok sevindim zamanım oldukça yazmaya çalışacağım, teşekkürler:)