24 Ağu 2011

Köyün delisi olmak?

Bazen sadece temiz havası olan, dalgaları duymak için çaba sarfetmeyebileceğim bir yere yerleşmek gibi bir hayalim oluyor. Bazen yeterince şey yaşamadığımı düşünüyorum, daha zamanım var diyorum bu şehirde. Bazen sadece Ceren' sem, bazende sadece espressosunu vanilyalı dondurmasına boca eden (Blue) Juliette Binoche olmak oluyor derdim. Ama hep oluyor bir yerlerde bir dert. Olmaması da ayrı dert, biliyorum.

Çok net insanlar ürkütüyor beni. Net değilim ben, çoğu şeyde. Fazlaca kafa yormaktan olsa gerek olayın her boyutunu düşünmeliyim gibi hissediyorum. Sohbetler anlamsızlaşabiliyor, seni sen gibi çok düşünen insanlar anlayabiliyor, diğerleri sadece anlamaz bakışlarla ve o müthiş egolarıyla "senin şu fikirlerin.." diyebiliyorlar. Farklı düşünenler hırpalanıyor epeyce. Kendin gibisini bulduysan rahatsın, akşama kadar yorulmadan yormadan şahane sohbet, kahve.

Çok konuşan insanlar yoruyor bir de beni bu ara. 3 cümle yerine 18 cümle kurmak beni germiştir her zaman. Dinlemek kesinlikle işkencedir. O yüzden çok hızlı anlatırım ben, bir de insanların dinlemeyi pek sevmediğini bildiğimden. Bazen susarız karşımdakiyle, ne kadar keyiflidir -ee ne konuşucaz şimdi- tedirginliği olmadan susmak. Mutlu olurum eğer o tedirginliği yaşamıyorsam, şahanedir.

Her neyse, konu dağılmadan.. Kafaya çok taktığımız bir mevzumuz var evde. Barış ben ve balığımız olarak atlayıp bir araca şu egzozdan küfürden bağrıştan pislikten her daim olaydan kaçsak diyoruz kalıcı olarak. Bodrum mesela, hani yıllardır hayalini kurduğumuz, hani her yaz gidip göz ucuyla çaktırmadan birbirimize bakındığımız? Bilmem olur mu acaba? Geçenlerde sinirlenip halk otobüsüne tekme atan amcayı görsem de bi danışsam? Desem, seni görünce kafama koydum uzaklaşmayı, ne der acaba, durma kaç? Bence de.
Kaldır at dese, aylardır bir yerlere gelebilmek için yırtındığın kariyerini bir kenara, senelerce hayalini kurduğun İstanbul' unu, ne derim acaba yine çok düşünür müyüm? Az kaldı sanırım, sabrın son noktası sonu bilinmeyen bir "Hadi" ye dönüşecek..

Eşlik etsin diye; http://fizy.com/#s/1rp8l6

20 Ağu 2011

Beni Bağrına Bas (Hold Me Close To Your Heart)

İşte eğer gitmediyseniz çok ama çok fazla şey kaçırdığınız bir sergi. Patricia Piccinini' nin yıllardır yapmış olduğu çalışmalar 21 Haziran' dan beri İstiklal Caddesi' ndeki Arter' de sergilenmekte. Bende 3 gün önce gidebildim ve acayip etkilendim. Gidemeyenlere kötü haber yarın son gün, hala gitmek isteyenler için son 1 gün daha yani. Fırsatı olanlar için kesinlikle tavsiye ederim, müthiş bir olay, elinize kitapçığınızı alıp uzun uzun inceleyerek gezmekte fayda var, keşke fırsatım olsaydı ve bir kez daha gidebilseydim, çıkışta o sersemliği bir kez daha yaşayabilseydim diyorum ben hala. Piccinini' nin şurada web sitesi var, incelemek isteyenler için. Bu arada içeride soluklanmak için koltuklar var, hem sergiyle ilgili bir video izleyebiliyorsunuz hem de sergi dergilerini karıştırabiliyorsunuz. Giriş ücretsiz. Bunlar da benim çektiğim birkaç örnek..