19 Oca 2012
Kiş
Haftanın tek tatil günü olan bir gün için erken sayılabilecek bir saatte uyandım. Uzun, upuzun zamandır hiç yemediğim kadar ekmek peynir tükettim, sallama çay sıkıcıydı. Evin temiz olmasının ne kadar huzur verici olduğunu hatırlayıp temizlik yaptım, rahatladım. Ardından nedense aklıma 'Blue Valentine' geldi, izlemeye başladım. Filmin ortasında bir yerde, teste giden bulaşık makinam geri döndü. Duş alıp, kiş tarifi baktım, filmi ağlamaklı bitirdim. Akşam ki Taksim planını iptal edip kiş yapmaya gittim ve olaylar gittikçe ilginçleşti.
5 Oca 2012
Blue Skies
* Geçen sene ki pek kabarık olmayan listemden belki de en önemli 2 şey gerçek olmuş, diğerlerinin gerçek olabilmesi içinse biraz daha beklemeliymişim sanırım. Biri sevebileceğim bir işe girmekti zaten, diğeri de (bknz) muhteşem Bon Jovi' nin İstanbul'a gelebilmesiydi. (belki de hiç olmaz dediğim şey gerçek oldu)
* Bu sene hayalini kurduğum iş ve özel hayatı bir arada götürme eylemini pek yerine getiremedim, darısı diğer senelere diyelim. İşten çıkıp kendimi eve atma hayaliyle dolup taşarken en fazla Carrefour'a uğradım mesela. İlk maaşımla Ferhan Şensoy'a gitme hayalim, 9. ayın maaşını alıp "mmmıfss üşeniyoruğğğm" diye sızlanırken kendini uzay boşluğuna doğru fırlattı. Ama ümitliyim hala.
* Paramı en çok kıyafet ve yemeğe yatırmışım her zaman ki gibi. Şu aralar takık olduğum konu, insan bir kır pidesi ile bile doyacakken en uyduruk bilmemne sosuna batırılmış bir biftek için kendini neden parçalar? Bunun cevabını da 2012' de kendime verebilmeyi umuyorum.
* Yeni bir işe girmek, yeni ve çok daha sevdiğim bir semte taşınmak, Bon Jovi konserine gitmiş olmak benim için bu senenin en heyecan verici gelişmeleriydi, daha az okumak, daha az şey keşfedebilmek, daha az fotoğraf çekmek, daha az yazmak, daha az yer görebilmekse kişisel anlamda kendimi gerilemiş hissettiğim yegane eylemler oldu.
* Bir de uzaktan bir İnstagram sevici olarak, hala izliyorum olanları, direniyorum telefonla fotoğraf çekme işine. Ama o danası makineyi de her yere taşıyamıyorum, vicdan yapıyorum falan. Neyse işte.
Son olarak, tedirginliğime, zamanlı zamansız geliveren anksiyeteme çok iyi geldiği için Jamiroquai' e teşekkürlerimi bir borç biliyorum..
* Bu sene hayalini kurduğum iş ve özel hayatı bir arada götürme eylemini pek yerine getiremedim, darısı diğer senelere diyelim. İşten çıkıp kendimi eve atma hayaliyle dolup taşarken en fazla Carrefour'a uğradım mesela. İlk maaşımla Ferhan Şensoy'a gitme hayalim, 9. ayın maaşını alıp "mmmıfss üşeniyoruğğğm" diye sızlanırken kendini uzay boşluğuna doğru fırlattı. Ama ümitliyim hala.
* Paramı en çok kıyafet ve yemeğe yatırmışım her zaman ki gibi. Şu aralar takık olduğum konu, insan bir kır pidesi ile bile doyacakken en uyduruk bilmemne sosuna batırılmış bir biftek için kendini neden parçalar? Bunun cevabını da 2012' de kendime verebilmeyi umuyorum.
* Yeni bir işe girmek, yeni ve çok daha sevdiğim bir semte taşınmak, Bon Jovi konserine gitmiş olmak benim için bu senenin en heyecan verici gelişmeleriydi, daha az okumak, daha az şey keşfedebilmek, daha az fotoğraf çekmek, daha az yazmak, daha az yer görebilmekse kişisel anlamda kendimi gerilemiş hissettiğim yegane eylemler oldu.
* Bir de uzaktan bir İnstagram sevici olarak, hala izliyorum olanları, direniyorum telefonla fotoğraf çekme işine. Ama o danası makineyi de her yere taşıyamıyorum, vicdan yapıyorum falan. Neyse işte.
Son olarak, tedirginliğime, zamanlı zamansız geliveren anksiyeteme çok iyi geldiği için Jamiroquai' e teşekkürlerimi bir borç biliyorum..
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)