28 Eki 2012

bayram gezmesi 2. gün


Dün dediğim gibi kendimizi baya baya doğaya saldık! Bugün tatilimizin 2. ve son günü idi, aylardır gitmek isteyip Barış' ın başının etini yediğim yere Belgrad' a gittik, insan girdiği andan itibaren esnemeye başlıyor, fazla temiz havadan olsa gerek. Kahvaltı, bol fotoğraf, biraz kitap, sohbet derken, şehirden kaçış noktalarını bilmenin ne kadar önemli olduğunu anladım. İstanbul' un ortasında bir yerdesin ama bambaşka bir iklimde bambaşka hislerle..


2. günden sneak peek' ler bunlar, Belgrad' da yarattığımız o tuhaf havayı takip etmek isteyenler için, yarından itibaren her gün 1 foto burada..  (nası, çok merak ettirici oldu mu eheuh)

26 Eki 2012

bayram gezmesi

15 gün gece gündüz dur durak demeden çalışıp, delilik sınırıma biraz daha yaklaştıktan sonra kendimi en nihayet bugün doğaya adeta saldım! Bayramdan önce tek düşüncem 'çime yatayım akşama kadar yuvarlanayım' olsa da, neyse ki Barış' ın daha güzel planları vardı.. Sabahın köründe çantaya doldurduk tüm fotoğraf ekipmanlarını, koştuk ada vapuruna. Önceden sadece Büyükada' yı görmüştüm, bugün için de Heybeli ve Burgazada' ya gideriz demiştik, aa bi bakmışız Heybeliada' da takılıp kalmışız. Gayet güzel oldu, gayet hoş oldu daaa, her şey şahane gidemedi.. Tam konsantre, aman yarabbi aylardır adam gibi fotoğraf makinesini elime alamamışım falan, makineyi aldım gülüyorum neşem yerinde derkenn, bir baktım ki şahane unutkan kocim hafıza kartını almamış! Yıkılmak ne kelime, 1 saat kendime gelemedim.. Telefonla çekip çekiştirdik tabi her şeyi ama telefonla fotoğraf çekmek nedir ki, güzelim makinemin yanında? Neyse işte olan oldu.. Aşağıdaki fotoğraf ağlasam mı, unutsam mı diye düşünürken barış tarafından çekildi..


Kışa girmeden son güneşi çektik içimize, yürürken gelen müziğe karşı koyamayıp ayıla bayıla damla sakızlı türk kahvelerini içtiğimiz şirin cafeye oturduk, huzur yüklemesi yaptık bünyeye..


Önüme gelen ilk banka uzandım, İstanbul' a ve beton yığınına nanik yaptık bol bol, derin nefes hımmfss..


Ve bir ada klasiği olarak bisiklet turu.. Heybeliada bisiklete çok müsait gelmedi bana baya yokuşlu, Büyükada tam bisikletle gezmelik bir yer ama Heybeliada yürüyüş için daha müsait sanki..

Bu arada mutluluktan ölecekmişim gibi bir halim varmış bisiklet üstünde.

Yarın da iyice suyunu çıkartıp ormana koşturucam, piknik falan, ohh hayat şahaneymiş dışarda!

23 Eki 2012

19 Ekim Scorpions Konseri

Artık totoyu kaldırıp Scorpions konserini yazma zamanı.. 

bagettt!!
Konser hakikaten muazzamdı, tüm yaz boyunca biraz üşengeçlikten biraz da çalışma programımın belli olmayışından baya esaslı konserleri kaçırdık, bu sefer tamam dedim, veda etti bitti sandığım Scorpions' un tekrar konser vereceğini duyunca, tabi önden bilet bulabileceğimizin haberinin gelmesi de bunun önemli sebeplerindendi:)

Klaus Meine benim sesini çok ama çok hatta acayip hatta ve hatta aşırı beğendiğim bir adamdır, aynen cd' lerden bunca yıl sesini nasıl duyduysam konser alanında da aynen o şekilde duydum, etrafındaki yakını olan herkes nasıl şanslı, böyle bir ses! muazzam. Özellikle üniversite nedeniyle Muğla-Ankara yollarını aşındırdığım o şahane tek başıma otobüs yolculuklarımda discman' in pilleri azıcık daha dayansın diye dualar ede ede dinlerdim Scorpions' u, o yüzden apayrı da anılara götürdü beni konser.

Baya şanslıydık konser alanında, öncelikle 'basın' olarak girdik konsere, ardından Klaus Meine' nın gece boyunca bol keseden dağıttığı bagetlerden biri bizim oldu, çok ama çok rahat izledim konseri, önümde benden uzun, abuk insanlardan yoktu, hatta epey ilginç bir kitle ile izledik konseri, yaş skalası oldukça tuhaftı, bir ara ilkokul çağında çocukların Blackberry' lerine 'Wind Of Chance' kaydettiğini gördüm, baba-oğul gelenler epey fazlaydı, çekirdek çitleyerek konseri bekleyen baba bile vardı ahaha şahaneydi:)

James Kottak
Müziğe veda etmeleri hele ki bu enerjiyle nasıl mümkün bilemedim, konser boyunca devamlı ağzımız açık tüm elemanları izledik, bu yaşta bu koşturmaca herkesi büyüledi:) Ayrıca Rudolf Schenker' e MSG' den ötürü apayrı bir sempatim olsa da, James Kottak!!! Sen nasıl bir insansın? 


Her büyülü anımda olduğu gibi ara sıra yine soruyorum kendime, o konseri ben mi izledim gerçekten?

1 Eki 2012

Sahaf Festivali' nden..


Dün itibariyle Beyoğlu Sahaf Festivali' nde 2. turumu attım, ki bu tur çok daha verimliydi diyebilirim, zira ilk seferde ortalığa alık alık bakmaktan pek bir şey alamamışım, o hırsla daldım içeri. Bu sene ilk kez plak toplayacak olmanın heyecanıyla baya alakasız plaklar almışım ama özellikle belli bir tarza şu anda yönelemiyorum, zira bu konuda maymun iştahlıyım. Ardından pek tabi bir festival klasiğimi gerçekleştirerek Ferhan Şensoy kitaplarıyla doldurdum çantamı, arada da Barış' ın yanına giderek her 10 dakikada bir "Aylak Adam", "Küçük Prens", "Olasılıksız", "Tutunamayanlar" soran ama bir mucize olmazsa aradığını bulamayacak olanları ve sahaf festivali gezdiğinin bilincinde olan mutlu kitapseverleri izledim, sahaflarla selamlaştım, sohbet ettim. Her şey yine olması gerektiği gibi şahaneydi. Uzatılmazsa eğer, 14 Ekim'e kadar süreceğini de hatırlatalım.
Not: Yazarken Supertramp' ın plakını dinledim müthiş!