Başlıktan da tahmin edebileceğiniz gibi dün Freshtival'deydik. Aslında muhtemelen bana davetiye gelmese eve arkadaşları toplayıp eurovision partisi yapıcaktık ama mailime şıp diye davetiye düştü ve biz öylesine bi gitmeye karar verdik. Şimdi diyorum ki, üşengeçliğimize sığınmayıp iyi ki gitmişiz!!
Dün geceden itibaren ordan burdan yazılar okudum Mika'yı beğenmeyen olmamış zira beğenmeyenin gezegeni terketmesi lazım bana kalırsa!!
Biz gittiğimizde saat 19:00 civarıydı, dj'lerle hiç aram yok Prins Thomas vardı, ilk çaldıkları baya iyiydi ama sonra tekdüzeleşti ve baya sıkıldık. Ardından aslında baya bi merak ettiğim The Raveonettes çıktı, baya bi karizmatik elemanlar görünüş itibariyle. Biz önlerdeydik çıktıklarında, ses sistemi korkunçtu zira vokalleri hiç duyamadık, hayal kırıklığıyla sonlara ilerledik ve arkalardan ses çok daha anlaşılır gibiydi. Seyirciyle çok muhattap olmadılar, seyircide onlarla olmadı. Ben en iyi bildiğim şarkılarını söylerlerken sevindirik olabildim sadece "Love İn a Trashcan" .. Ama ben bu deneyimden sonra yine de kendilerini daha çok dinlemeye karar verdim.
Neyse efendim, Mika'nın da öyle çok şarkısını dinlemiş bi kimse değil-dik , hatta sıkılırsak kaçarız falan demiştik, adam sahneye bi çıktı resmen çakıldık olduğumuz yere!! O kadar adamın neden geldiği anlaşıldı , ölüp bittik Barış'la seyrederken, nasıl bir enerji, nasıl bir sevimlilik, nasıl bir Türkçe konuşma o öyle demek isterim. Aptala döndük izlerken zira seyirci de inanılmazdı, en alakasız adam bile coşardı öyle söyleyeyim. Kaçıran varsa çok şey kaçırdı onu da üzülerek belirtmeliyim..
Bu arada kızdan çok erkek vardı sanki meydanda:) Mika gibi giyinmeler, onun için ölmeler falan:)
Çekebildiğimiz fotoğraflarla huzurunuzdayız efendim..